1942 yılında Balıkesir de dünyaya gelen sanatçı, 1962 yılında oyunculuğa başladı. Çocukluğu ekonomik sıkıntılarla geçen sanatçının hayat hikâyesi bir film senaryosu gibi…
Sinema da önemli biryere gelmiş, tam da durumunu düzeltmişken 1973 yılında ünlü iş adamı Murat Bayrak'ın kızıyla evlendi. İşte Tamer Yiğit'in ilginç hayat hikâyesi bu tarihten sonra başlıyor. Kayınpeder, kızının Tamer Yiğitle evlenmesini kabullenemedi ve tam 11 yıl onu öldürmek için uğraştı. Rukiye-Tamer çiftinin sevgisi ağır bastı ve hiçbirşey onları yıldıramadı.80 ihtilali ile kayınpederin yurt dışına çıkmasıyla ölümden kurtuldu ama mücadeleden kurtulamadı Tamer Yiğit…
Aşkları için yıllarca mücade veren bu güzel ailenin evlerine konuk oldum.Rukiye Hanım ikramı kimseye bırakmadı ve kendi elleriyle servis yaptı.Hareketli,kıpı kıpır bir hanımefendi.Hala birbirlerine duydukları sevgi gözlerinden okunuyordu.
Sohbetimiz sırasında Balıkesirli hemşehrileri geldi. Bu yıl sanat hayatının 50.yılı dolayısıyla kendisine özel bir gece düzenlediklerini öğrendim… Bir şehrin kendi sanatçısına, özel sanat gecesi hazırlaması çokta görülen bir şey değil.Darısı diğer sanatçıların başına diyorum…
OYUNCU OLMAYI HİÇ DÜŞÜNMEMİŞTİM
Sanat hayatınıza başladığınız 1962 yılına gidelim… Oyuncu olmayı düşünmüş müydünüz?
* Yok hayır. Hiç öyle bir düşüncem de yoktu. Herkes gibi ayda iki defa üç defa sinemaya gidiyordum…
Peki, oyunculuğa nasıl başladınız?
İzmir İktisadi ve İdari Bilimler Akademisinde öğrenciydim. Yurtta kalıyordum. Ailem Balıkesirdeydi. Talebeliğin getirdiği ekonomik sıkıntılar içerisindeydik… Bir gün yurttan bir arkadaşım Ses Dergisinin açtığı yarışmaya katılacağını, resim göndereceğini söyledi. 25 bin lira ödül olduğunu, başvurunun da Cuma günü son olduğunu söyledi.
O zaman mı aklınıza geldi?
Asla aklımdan hiçbirşey geçmedi… Bir akşam yurt müdürü İzzet beni sinemaya davet etti. Yolda giderken Cemilin, derginin açtığı yarışmaya katıldığını, resim gönderdiğini anlattım. O da benim de gitmem için ısrar etti. Bunu dediğinde perşembeydi, Cuma günü bitiyordu. Ama param yoktu. İzzet 15 lira verdi. Traş oldum. Yurt arkadaşların kimisinin paltosunu kimisinin kazağını aldım, giyindim, yola çıktım. Gece boyu yolculuk yaptıktan sonra sabah Tophanede Amerikan pazarının önünde indim. Ve Balıkesirliler yurduna gittim.
Bu yarışmanın Film artist yarışması olduğunu biliyor muydunuz?
Hayır tabiki. Ödül olarak verdikleri para için geldim. Arkasında film olduğunu bilmiyordum.
Peki, bu dergiyi takip ediyor muydunuz?
Yok hayır… Böyle bir dergiden bile haberim yoktu. .
Başvurunuz kabul edildi mi?
Başvurumu yaptıktan sonra Balıkesir'e gittim. Bütün param bitmişti. Babamdan para alıp tekrar İzmir'e gittiim. Birgün imtihanlara çalışıyordum. Yurt görevlisi, İstanbuldan misafirim geldiğini, yarışmada birinci olduğumum haberini verdi. Ekonomi imtihanından çıktıktan sonra hemen İstanbul'a gittim. İlk filmim olan "Daima Kalbimdesin"i Belgin Dorukla çektik.
MUHAFAZAKÂR BİR AİLEDEN GELİYORUM
Aileniz karşı mıydı oyuncu olmanıza?
Muhafazakâr bir aileden geliyorum. Dolayısıyla ilk zamanlar özellikle babamdan gizledim. Babam öğrenince hiç tepki vermedi ama "oğlun artist olmuş, istikbali karardı" diye pompalıyorlardı onu.
Nasıl aştınız?
Birinci film çıktı Balıkesir'de oynadı, şekiller değişti. Biraz da ekonomik durumum düzeldi, babama yardım ettim o zaman işler değişti. Fakat babam nasihatlerini ihmal etmezdi. Mesela İzmir'e giderken Cuma namazlarını boşlama derdi. Döndüğümde de "cumaya gittin mi" diye sorardı. "Sınıfı geçtin mi kaldım mı" diye sormazdı.
Peki, siz babanızın nasihatini yerine getiriyor muydunuz?
Getiriyordum tabi. Yurtta mescit vardı namazlarımı kılardım.
NAMAZ KILDIĞIM İÇİN BANA DİNCİ DERLERDİ
Sette olduğunuz zaman namazlarınızı ne yapıyordunuz?
Sette ara sıra kaçarak namazımı kılıyordum. Bazen kazaya bırakıyordum ama Cuma namazlarını kaçırmıyordum. Bazen de özellikle ramazan ayında öpüşme sahnesi koyuyorlardı "birkaç saat sonra abi" diyordum. Bundan dolayı da bana "dinci" derlerdi.
BİZİM DÖNEMİZDE PORNO DİYE TABİR EDİLEN FİLİMLER BUGÜN DİZİLERDE ÇOK NORMAL GÖSTERİLİYOR
Siz o dönemin furyası olan porno filmlerde de oynadınız değil mi?
Evet, o dönem çok yaygındı. Ama ben oynadım diyemem. Çünkü 75-76 larda evliydim zaten. Ama sinemada kesip yapıştırma vardır. Sahnelerin arasına bu tür sahneleri koyuyorlardı. O sahnelerdeki kişiler biz değildik, kimseye sesimizi de çıkartamıyorduk. Eğer bir suç ve suçlu varsa %90 sorumlusu sinemacı, rejisör, sinema sanayidir. İster savunuyor deyin ister savunmuyor deyin o tarzda yapılan filmler normal yapılan filmleri finanse ediyordu. Bizim dönemimizde porno diye tabir edilen filimler bugün dizilerde çok normal gösteriliyor. Tabi araya konulan sahneler hariç.
En çok beraber oynadığınız bayan sinema sanatçıları kim?
* Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Türkan Şoray. Beraber oynamadıklarımı saymam daha doğru olacak. Hülya Avşar ve Müjde Ar'la beraber filmimiz yok. Diğer çoğuyla var.
ÜNLÜ İŞ ADAMI, KIZIYLA GÖRÜŞTÜĞÜMÜ ÖĞRENİNCE BENİ TEHDİT ETTİ
Çok ilginç bir evlilik hikâyeniz var. Ne zaman evlendiniz?
* 1973 yılında evlendik ama 1970'de flört ediyorduk.
Rukiye Hanım'ı ilk nerede gördünüz?
Balıkesirli bir arkadaşımla Bebek Gazinosuna gitmiştim.Balkonumsu bir yerde oturuyorduk,aşağıda bir masada 16-17 yaşlarında esmer küçük bir kız dikkatimi çekti. GördüğüM kızdan etkilenince " kimin masası" diye sordum."Ünlü İş Adamı Murat Bayrak'ın masası" dediler. O çıtı pıtı kız da O'nun kızıydı.
Evliliği düşünüyor muydunuz?
Hayır. Sadece bir beğeniydi. Bir yıl sonra da Kemal Sancakoğlu'nun evinde gördüm. Konuştuk ve flört dönemimiz başladı.
Ailesi, Rukiye Hanımla görüştüğünüzü biliyor muydu?
Bir yere kadar bilmiyorlardı. Öğrendiklerinden sonra da patırtı gürültü başladı. Vazgeçmem için beni tehdit ettiler.
Murat Bey'den kızını istemeye gitmediniz mi?
Birileriyle haber gönderdik. Çok çirkin bir cevap aldık. Zaten hanım da olmayacağını söylüyordu. Hadisenin çirkinleştiğini söylüyordu. Sonra hanımdan nüfus kâğıdını istedim, kütükten de bilgilerini çıkarttım. 18'ine gelince gizlice nikâhımızı kıydık.
11 YIL BENİ ÖLDÜRMEK İÇİN UĞRAŞTI
Kayınpederinizin sizi istememesinin nedeni oyuncu olmanız olabilir mi?
"Hayır, olmaz "diyordu başka da bir şey söylemiyordu. 11 yıl beni öldürmek için elinden geleni yaptı… Onlarca adliyelik hadiseler yaşadık. Birgün Halkalı'da bir çiftlikte film çekiyorduk. Akşamüzeri oradaki işimizi bitirdik, iki sahne daha çekmek için Kumkapıya doğru yola koyulduk. Önde benim araba arkamızda da içinde ekibin olduğu minibüs peşpeşe gidiyorduk. Birden önümüze yolu kapatmış park halinde bir araba çıktı. Arabanın önünde ve arkasında ikişer kişi duruyordu. Yoldan çekilsinler diye korna çaldım.
Bir film sahnesi gibi… Kim olduklarını tahmin ettiniz mi?
Hayır, hiç uyanmadım. Tekrar kornaya basınca öndeki iki adam ellerindeki taşları bize doğru atmaya başladılar. O zaman uyandım. Geri vitese taktım ama kaçamadım tümseğe vurdum. Bu sefer üstlerine doğru arabayı sürdüm. Biri taş atıyor, biri belinden silahı çıkardı, ateş ediyordu. Onların arabanın yanından geçmeyi başardım. Su çukurunu da atlatıp hızla oradan uzaklaştım. Bunun gibi onlarca vaka anlatabilirim.
Peki, şikâyetçi olmadınız mı, savcılığa gitmediniz mi?
Şikâyetçi olsan ne olur. Kayınpederin devlet gücü, askeri gücü bir de parti gücü vardı. O zamanlar MHP den milletvekiliydi. Öyle hadiseler oluyorduki mağrurken mağdur duruma düşüyordum.
TÜRK ADALETİ KAĞNI ARABASI İLE TAVŞAN AVLAMAYA BENZER
Mesela bir seferinde Bakırköy savcısı benden ve hanımdan ifade aldı. Gidiyoruz geliyoruz ifade veriyoruz. Savcıya"ben geliyorum gidiyorum ifade veriyorum ama suçlu hiçbir zaman gelmiyor" dedim. O da "Tamer Bey, Türk adaleti kağnı arabasıyla tavşan avlamaya benzer" diye bir cevap verdi. Çünkü savcının oğlu Fabrikada muhasebeci, Hâkimin kızı fabrikanın avukatı... O zaman ki Türkiye'nin durumu bu. "Tamer Yiğit niye siyaset yapıyor" sorusunun cevabı burda. Sanatçılar içerisinde benim kadar mağdur olan yoktur. Bu hadiseleri yaşarken kimse benim yanımda olmadı.
Kaç defa adamları gelip çalıştığım seti bastı. Eşim hamileyken ilk çocumda iki üç doktor değiştirdim. Doğum yaptığında, baskın yaparlar diye kapının arkasına sandalye dayıyordum.
Torununu da mı merhameti yoktu?
Maalesef… Mesela bizi eski Hayat Hastanesi'nden attılar. Çünkü hastaneyi rahatsız ediyordu.
NE FİLM ŞİRKETLERİ NE DE SANATÇI ARKADAŞLARIM BENİM YANIMDA OLDU
Film şirketi sahipleri, sanatçı arkadaşlarınız sizin yanınızda olmadılar mı?
Sahip çıkmadıkları gibi "bu herifi öldürecekler, film yarıda kalacak" diye de birçok film de bana iş vermediler.
Ciddi bir mağduriyet yaşamışsınız…
Uzun yıllar hem çalışmak mecburiyetindeydim hem de kayınpederle kavga etmek mecburiyetindeydim. Bir yere gittim arabanın önünde kalpten bir adam ölmüş, benim üzerime attılar. Oysa benimle hiçbir ilgisi yoktu. Beni tehdit eden adamlardan bir tanesi kuyumcu soyarken öldürüldü. Benim üstüme attılar.
O dönemde iktidarda kim vardı?
Koalisyon hükümeti vardı. O dönemde görüş olarak milliyetçiydim. Ama bana gelen adamların hepsi MHP liydi."Neden yapıyorsunuz" dediğimde de "Murat Beyden para alıyoruz" diyorlardı.
Sayın Ecevit ve Sayın Türkeşle konuşmayı düşünmediniz mi?
Gitmez miyim, gittim tabii. Sayın Türkeş "Hiçbirşey yapamayacağını söyledi. Hatta "bunu benden isteme ne istersen iste" dedi.
ECEVİT, KİTABINDA KAYINPEDERİN MİT AJANI OLDUĞUNU YAZMIŞ
Peki, Sayın Ecevit ne dedi?
O da beni milletvekilleri Orhan Eyüpoğlu, Ali Topuz ve Hasan Esat Işık'a gönderdi. Dedimki"Benim davam var bu adamın dokunulmazlığını kaldırın".
Yardımcı oldular mı peki size?
Onların da cevabı" hiçbir milletvekili diğer milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılsın diye el kaldırmaz"oldu.
Sayın Demirel'e gittiniz mi?
Demirel'e gittiğimde bana "sen kafana takma. Biz de şikâyetçiyiz ama seçimleri beklemen lazım"dedi. Sonra da ihtilal oldu ve kayınpeder yurtdışına kaçtı. O zaman Ankara'dan çıktığını biliyordum, şikayet etseydim, cezaevine girecekti ama söylemedim. Okuyanlar bilir Ecevit "3. Adam" kitabında kayınpederin MİT ajanı olduğunu yazmış.
Kayınpederiniz şimdi nerde?
Biliyor musunuz hala barışmadık.11 yıl buradan 30 yıl da Almanya'dan çarpıştık. 40 yıldır evliyiz, hiç ensemizden düşmedi. Geçen sene Almanyadan ben getirdim.
"Keşke evlenmeseydim" dediğiniz an oldu mu?
Olmaz mı oldu tabi... Ama üç tane çocuğum var. Hanım bu olaylardan çok etkilendi, rahatsızlandı. Kendisi de iki arada bir derede kaldı. Kadermiş, yapacakta çok bişey yoktu.
Kayınpederiniz size karşı mahcup mu şimdi?
Maalesef aynı kafada.
Peki, sizin ona karşı kininiz yok mu?
94 yaşındaki adama ne yapacaksın. Neticede eşimin babası.
Sizin de iki kızınız bir oğlunuz var. Kızlarınız aşk evliliği mi yaptı?
İki kızım da İstedikleriyle evlendiler.
Sizin damatlarınızla aranız nasıl?
Çok iyi.
NERMİN ERBAKAN BENİM SINIF ARKADAŞIMDI, İYİ TANIRDIM
Siz aynı zamanda Ak Parti'nin kurucu üyesisiniz. Siyasete neden girdiniz? Bu çektiğiniz acıların etkisi olabilir mi?
Siyaset daha evvel de bana geldi. Demirel döneminde ‘Sıla' diye bir film çekmiştim. Beni liste başı yapacaklarını söyleyip partilerine davet ettiler."Siyaseti sevmiyorum"deyip tekliflerine olumsuz cevap vermiştim.
Daha sonra Tayyip Bey beni bir iftara davet etti. O zaman il başkanıydı. Sayın Erbakan'ın, Hasam Mezarcı'nın olduğu bir davetti. Erbakan'ın hanımı Nermin Hanım benim sınıf arkadaşımdı. Aynı ticaret lisesinde okuduk. Bizim mahallenin kızıydı, iyi tanırdım. Tayyip Bey kürsüye çıkınca beni de takdim etti. Bir alkış koptu. Tabii sanatçıyız, benim de hoşuma gitti. O günden sonra zaman zaman görüştük. Parti kurma dönemin de beni de çağırdı. Hatta Afyonda parti kuruluşundaki toplantılara katıldım. Dönüşte benimle ilgili patırtılar koptu.
Neden patırtı çıktı?
"Belediyeden şöyle aldı böyle aldı" diye dedikodular çıktı. Sonra porno lafları falan iyice canım sıkıldı. Tayyip Bey'e" ben size zarar vereceğim herhalde" deyip, izin istedim.
Tayyip Bey'in cevabı ne oldu?
"Deli misin otur oturduğun yerde" dedi. Sonra baktım kurucular kurulunda adım var, çalışmaya devam ettim. Ondan sonra da teşkilat gezileri başladı.
Ne kadar çalıştınız Tayyip Beyle beraber?
1.5 sene. Aynı arabada belki 3 saat 5 saat yolculuk yaptık.
Daha önce oyunuzu kime veriyordunuz?
Ben daha evvel sağ görüşlüydüm. Açık konuşayım hiçbir zaman Refah Partisi'ne oy vermedim. MHP'ye de oy vermedim. Ama sinemada Serdar Gökhan, Salih Kırmızı ve ben milliyetçi olarak bilinirdik. Bir de Yıldırım Gürses. Bir sefer de Adalet Partisi'ne verdim. Tabi bu arada koalisyon dönemleri oldu.
TAYYİP BEY OLMASA KATİYEN AK PARTİYE GİTMEM
Tayyip Bey'e güvendiniz mi?
Sadece güven meselesi değil sevdiğim bir insan. Tayyip Bey olmasa Ak Parti'ye katiyen gitmem peşinen söylüyorum
Kürt sorununa yönelik süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Takip ettikleri yolu takdir ediyorum. Başka türlü senelerden beri çözülmedi. Bir de bu denenecek. Acısı, sızısı olan birçok insan var bunu da biliyoruz ama ben yapılacak hiçbir şeyin kalmadığına inanıyorum. Akil sınıfının yükü ağır.
Bu sorun biter mi sizce?
Bitecek gibi geliyor.
AKİL İNSANLARIN İÇİNDE İBRAHİM TATLISES'İN OLMASINI İSTERDİM
Akil insanlar gurubunu doğru buluyor musunuz?
Değişik bir şey. Arkadaşlar seçilmiş insanlar ama ben mesela bir İbrahim Tatlıses'in içlerinde olmasını isterdim.
HABER 7
Ziyaretçi