Merhaba Ziyaretçi
Son Eklenen Filmler Göster/Gizle | Sitemizde yaklaşık 5566 film bulunmaktadır.

Yeşilçam

Yeşilçam
« : 03 Nisan 2012, 19:59:26 »

Sanki "Yeşilçam'ın neredeyse bütün tuhaflıkları ve klişeleri, hikayesi bile
olmayan bir filmde tutarlı biçimde biraraya getirilebilir" diye bir iddia ortaya
atılmış... Sonra "Üçkağıtçılar" çekilmiş ve iddia kanıtlanmış. Filmin hikayesi
kısaca şöyle: "Horoz Ali, Piç Rıza ve Deve Ömer hapisten çıkarlar. Piç Rıza
mafyanın para dolu çantasını ele geçirir. Deve Ömer ondan çalar. Horoz Ali, Deve
Ömer'den çalar. Piç Rıza, Horoz Ali'den çalar. Deve Ömer'le Horoz Ali, Piç
Rıza'dan çalarlar. Horoz Ali, Deve Ömer'den çalar. Deve Ömer ve Piç Rıza, Horoz
Ali'den çalarlar..."

 Kesinlikle filmin hikayesi bu. Horoz Ali rolündeki Cüneyt Arkın'la Piç Rıza
rolündeki Robert Widmark'ın absürd düetleri muhteşem. Özellikle aksiyon
sahnelerinde Robert Widmark elinden geleni ardına koymazken, Cüneyt Arkın da
ondan aşağı kalmıyor. Bu filmin garip yanlarından biri de, sırf Robert Widmark
bir İngiliz oyuncu olduğu için, Cüneyt Arkın'ın onunla "eşit" konumda oynaması.

Piç Rıza... Rıza the Bastard... Yeşilçam'da bir İngiliz. İşte, İngiliz Kemal'in
anti-tezi, Türk Robert... Aslında İngiliz bir dublör o. Fakat Türkiye'ye gelince
hem tipi, hem "bizim kafadan" oluşu, hem de akrobatik marifetleri çok beğenilmiş
ve Yeşilçam filmlerinde başrol oynamış. Robert Widmark... Yalnız, oynamak
diyoruz ya, öyle böyle değil. Robert Widmark, ortalığı kırıp geçiriyor. Atlıyor,
zıplıyor, vuruyor, kırıyor, kaçıyor, öpüyor... Bir "avantür" oyuncusunun yapması
gereken herşeyi hakkıyla yapıyor. Üstelik, yüzde yüz Batılı tipine rağmen,
Yeşilçam'ın ruhuna bire bir uyuyor. O "delidolu sokak çocuğu" havasından olsa
gerek, filmlerde "Piç Rıza" adını almış.

Filmden "enteresan" sahneler...
Horoz Ali (Cüneyt Arkın), çantayı kaçırırken, bir turist kızın yanında
trendedir. Trene kaçak olarak binmiştir. Turist kızla öpüşürlerken, kontrolör
gelir ve bilet sorar. Horoz Ali, turist kızın arkasından doğru biletçiye bir
kağıt gösterir. Kağıtta "Turizme hizmet vatandaşlık görevidir" yazmaktadır.

Piç Rıza (Robert Widmark) ve Horoz Ali, bir otelde birbirlerini odadan odaya
sürükleyerek dövüşmektedirler. Sonunda, sevişen bir çiftin odasına girerler ve
dövüşmeye devam ederler. Yataktaki adam kızıp kalkar ve bu ikiliyle dövüşmeye
başlar. Kavga kızışır. Uzun kavga boyunca, iki adam dövüşürken, hangi adam boşta
kalırsa yatağa girip kızla sevişir.
Horoz Ali'yle Piç Rıza, çantayı ele geçirme planının gereği olarak, nikah memuru
kılığına girerler. Ancak hem sakallarının hem de kıyafetlerinin niye haham
kılığına uygun olduğunu anlamak mümkün değildir...

YEŞİLÇAM'DA DÖVÜŞ KURALLARI
Kavga sahnelerinde, eğer ortalıkta bir havuz görünüyorsa, grup ne kadar
kalabalık olursa olsun, kavga bütün kötü adamlar havuza atılana kadar sürer...

Havuzun gerçekten de kötü adamlar üzerinde nihai bir etkisi vardır. Havuz
yakınında kalabalık bir dövüş cereyan ettiğinde, kötü adamlar kahramanımız
tarafından defalarca yere serilseler bile kalkıp yeniden saldırılırlar. Ancak
havuza atılan asla havuzdan çıkıp tekrar saldırmaz.

Tabancalı çatışmalarda kurtulmak için fötr şapka giymek yeterlidir. Bu kesin bir
tabudur: Fötr şapka takan birinin, şapkası vurulur... (Ancak şapka vurulduktan
sonra, eğer yeniden ateş edilmeden önce alıp başına takamazsa, artık hayatı
tehlikededir.)

Ormanda dövüş sahnelerinde, polis tam iyi adam kötü adamların hepsini alt eder
etmez gelir. Kahramanımız son yumruğu atınca, birden bire orman yolunun
ortasında arka arkaya dizili iki ya da üç polis arabası belirir.

Polis baskınlarında, kaç polis arabası olursa olsun, hepsinin kapıları aynı anda
açılır. Öndeki arabadan iki tane pardösülü ve fötr şapkalı sivil polisle iki
tane üniformalı polis, arkadaki araba ya da arabalardan da dörder tane
üniformalı polis çıkar...

Silahlı çatışma sahnelerinde, en kötü yer tavandır. Tavanlarda kötü adamlar
durur ve hepsi tek tek vurulup aşağıya düşer. (Kötü sonla bitecek bir filmse ve
kahramanımız ölecekse bile, yerdeki adamlardan biri tarafından vurulur.)

Tavandaki adamın yapabileceği en kötü şey, arkası dönük olan kahramanımıza nişan
almaktır. Çünkü tam o anda, kahramanımızın arkadaşı tarafından vurulur.

Eğer kötü adamın elinde baştan bıçak varsa korkuya gerek yoktur. Çünkü bu
durumda, kahramanımız kolunu bükerek bıçağı elinden düşürür. Ancak elinde bıçak
görünmeyen adamlar tehlikelidir, çünkü son anda çıkarıp esas kız ya da esas
oğlanın karnına saplayabilir.

Yerde kum varsa, kötü adam ne yapar eder bir avuç alıp kahramanımızın gözüne
atar...

Kalabalık kavgalarda filmin kahramanını yenmenin en pratik yolu, kafasına bir
çuval geçirip, çuvalın etrafını urganla sarıp, dört bir yandan sopayla
vurmaktır.

YEŞİLÇAM SÖZLÜĞÜ

Havuz
İçi suyla dolu, kenarında dejenere zengin çocuklarının dans edip güneşlendiği,
içki içtiği beton çukur.
İçinde kibirli ve davetkar bakışlı bir kadının yüzüp, havalı bir ifadeyle "Sen
neden gelmiyorsun? Yoksa korkuyor musun?" dediği yapay su birikintisi.
Yeşilçam'ın ortadirek argosunda, "Ev sahibi zengin, kötü ve dejenere birisidir"
anlamına gelen bir terim.
Jönde gözü olan fettan kadınlar ya da esas kızda gözü olan karizma yoksunu
adamların, filmin sonuna doğru içine düştüğü bahçe aksesuarı.
Fakirken kendilerini terk eden sevgililerinden intikam alma azmiyle para ve güce
kavuşan insanların, bahis konusu eski sevgiliyi davet ettiklerinde evlerinde
bulunması gereken nesne...

Telefon
Filmin kahramanına tuzak kurmak isteyen adamların, dudaklarına dayayıp "Bu gece
saat ikide, eski depoya gel" türünden şeyler söyledikleri nesne.
Filmin ürkek güzel kadınının, içeriye giren kötü adam "Kiminle konuşuyordun sen,
söyle" diye bağırdığında, "A, hiç, hiç, eski bir arkadaşmış, öylesine aramış"
demesini gerektiren salon aksesuarı.
Zengin evlerinde iki tane bulunan, bir tanesi açılınca ötekinde konuşan eşin
gizli sevgilisine söyledikleri duyulan teknolojik buluş.
Entrikacı vamp kadınların, işyerlerinde masum masum çalışan ve artık bataktan
çıkıp ailesine dönmek isteyen esas oğlanı ayartmak için kullandıkları silah.
Sırtına silah dayanmış güzel bir kadının, esas oğlana istemeye istemeye "Erol,
seninle konuşmam lazım, çok önemli, bu gece lutfen gel" demesine yol açan alet.

YEŞİLÇAM MUAMMALARI
Neden birkaç Yeşilçam filminde, küçük zenci çocuklara "Çitlembik" adı
verilmiştir?

Neden Münir Özkul, birkaç filmde platin rengi, dağınık bir perukla
oynatılmıştır?

Neden Gülşen Bubikoğlu, birkaç filmde, huysuz laz kızını oynamıştır? Bu tipleme
çok mu sevilmiştir?

Neden Kayhan Yıldızoğlu sık sık, pipolu ve "Monşeer" diye konuşan bir tipi
canlandırmıştır? Bu tiplemeyi vazgeçilmez bulan bir sinemasever kitlesi mi
vardır yoksa?

Neden Tarık Akan, ilk dönem romantik filmlerinde, hep Ferit adıyla oynamıştır?
Ferit, Yeşilçam'ın kadın seyircileri için en seksi isim midir?

Neden en çok kekeme rolünü Halit Akçatepe oynar? Yüzünde kekemeliği çağrıştıran
birşey mi var?

Kaynak : Sinema Dergisi '98

Mete'den Atatürk'e, uzandık destan destan,
Tanrıdan armağandır, bize bu ebedi şan.
Alnımızda parlıyor, kahramanlık güneşi,
Tarihlere hükmetti, Türk'ün eğilmez başı.

Çevrimdışı sarles

*
  • *
  •  202 202
  • 962 962
  • Yeşilçam Sever
Ynt: Yeşilçam
« Yanıtla #1 : 11 Eylül 2015, 21:31:54 »
Ah yeşilçam....Gerçekten hayatımızda güzel yer edindin.....Keşke çekilen o kadar filmin değerleri bilinseydi de birsürü film piyasadan kaybolmasaydı...

Çevrimdışı mustafa bozdal

*
  • *
  •  1003 1003
  • 5300 5300
Ynt: Yeşilçam
« Yanıtla #2 : 16 Mart 2016, 20:07:04 »
emeğine sağlık abim harika bir paylaşım olmuş gerçekten üçkağıtçılar filmi bambaşka bir film gerçekten ve piç rıza babanın evlatları filminde gene aynı rölde hakikaten yine para peşinde yine 3 arkadaşlar ve bu sefer cüneyt arkın yerine tarık akan sahnededir emeğine sağlık filmi izlerken bile bu kadar gülmemiştim inan eyvallah :)

Çevrimdışı ZeuS

*
  • *
  •  3423 3423
  • 2042 2042
  • Yeşilçam Sever
Ynt: Yeşilçam
« Yanıtla #3 : 19 Kasım 2016, 15:40:06 »
Emeğinize Sağlık Teşekkürler...

Çevrimdışı aslım

*
  • *
  •  209 209
  • 1 1
  • Yeşilçam Sever
Ynt: Yeşilçam
« Yanıtla #4 : 18 Nisan 2017, 15:56:55 »
sağolasın