Merhaba Ziyaretçi
Son Eklenen Filmler Göster/Gizle | Sitemizde yaklaşık 5566 film bulunmaktadır.

Çevrimiçi Ortegalex

*
  • Tüm linksiz film kategorisindeki sunumlar bilgi amaçlıdır. Filmler ile ilgili talepler için benimle iletişime geçebilirsiniz.
  • *****
  •  6809 6809
  • 65522 65522
  • Tüm Yeşilçam filmleri için mesaj atabilirsiniz..

Agah Özgüç'e Göre Türk Sineması

Agah Özgüç'e Göre Türk Sineması
« : 04 Nisan 2013, 16:10:17 »
Türkiye’nin en önemli sinema yazarlarından Agâh Özgüç büyük bir arşive sahip. Bugüne dek çekilmiş 6 bin küsur Türk filminin hemen hepsinin fotoğrafları onda var. Yeşilçam’ın bütün kıyılarını bilen, onlarca kitaba imza atmış olan Özgüç’le sinemamızdaki azınlıkların rolünü, politik sorunları konuştuk


Yeşilçam Sineması, o dönemi ne ölçüde yansıtıyordu?

Temelinde sevgi vardı. Bu zaten filmlere de yansıyordu. Bütün filmlerde duygusallık ön plandadır. O filmlerde gördüğümüz kamera önündeki kişilerle kamera arkasındakiler dosttu. Yeşilçam, bir ‘dayanışma’ sinemasıydı. 1950’lerden 1980’lere kadar bu böyleydi.


Yeşilçam’daki insan portreleri neye göre çiziliyordu?

Yeşilçam’da karakterlerden ziyade tipler göze çarpar. Öztürk Serengil’in Adanalı Tayfur’u, Feridun Karakaya’nın Cilalı İbo’su, Sadri Alışık’ın Turist Ömer’i gibi... Suphi Kaner, Hulusi Kentmen, Erol Taş hep belli tipleri canlandırırdı. Bu tiplemeler o dönemin yaşayan insanlarına tekabül ediyordu.


Oyuncular hep cömert, şefkatli insanlar olarak gösteriliyordu. Neden?

1960’lı yılların insanları da çok başkaydı. Bugün aynı apartmanda oturan insanlar birbirlerini tanımıyor. Günümüzde yalnızca Kürt Sorunu yok, çok köklü bir iletişim sorunu var. Teknoloji insanlar arasındaki bağları kopardı. O zaman mertlik, iffet vardı. Şimdi herkes acayipleşti. Eskiden sohbet, hasbıhal, dertleşme vardı. Artık insan ilişkileri sanallaştı. Dolayısıyla, Yeşilçam yıldızlarının hasletleri, erdemleri bugün tuhaf ya da komik görünüyor.


Abartılı da görünüyor?

Sinema esasen bir abartıdır, o ayrı. Metin Erksan’ın Acı Hayat, Memduh Ün’ün Üç Arkadaş filmindeki duyarlılığın bugün zerresi kalmadı.


Türk Sineması’nda azınlıkların rolü nedir?

Türk Sineması’nda 1923’ten önce sinemacıların tamamı azınlıklardan oluşuyordu. İlk Türk filmindeki hemen herkes gayrimüslimdi. Cumhuriyetten sonra da sinemamızda hiçbir zaman ayrımcılık olmadı. Mesela Nubar Terziyan, Kenan Pars, Sami Hazinses Ermeni asıllı oyunculardı. 1960’larda Kriton İlyadis, Lazar Yazıcıoğlu gibi görüntü yönetmenleri vardı. Her kareleri bir tablo gibiydi. Kimse onlara ‘Sen niye Ermenisin?’ demezdi. Dostluk esastı.


Türk Sineması Kürtleri inkar etti mi?

Öyle düşünmüyorum. Kürtlüğe vurgu yapılmıyordu belki, fakat Doğu, filmlerimizde hep vardı. Türkiye’de yaşayan herkes, filmlerde boy gösteriyordu. Ayrımcılık, yeni dönemin bir felaketi bence.


1960’lardan beri birçok kitap, yüzlerce yayında sinema yazıları yazdınız, hâlâ yazıyorsunuz. Ve çok meşhur bir sinema belgeleri arşiviniz var...

1915 yapımı Mürebbiye adlı ilk Türk filminden bu yana 6 bin küsur film çekilmişse, en az 5 bininin fotoğrafı var bende. Hepsini arşivledim, kutuladım. Sinema fotoğrafları dışında afişler, gala davetiyeleri, objeler var. Ayrıca yerli filmleri DVD’lere aktarıp öyle arşivliyorum.


Arşivleme işine nasıl başladınız?

1940’larda, 50’lerde ilkokuldayken çikletlerden çıkan kovboy fotoğrafları topluyordum. Sinema fotoğrafları toplamaya 1960’ta başladım. Önceki dönemin fotoğrafları için de çok koşturdum, depolara filan girdim. Benim zamanımda her gün 3-4 ayrı yerde film çekiliyordu.


Arşivinizdeki malzemeleri sergiliyorsunuz da?

Çok sayıda sergi açtım. Altın Portakal Film Festivali kapsamında mesela... 1960’lı yılların kamera arkası fotoğrafları sergisi açtım. Fransa’da Yılmaz Güney fotoğrafları sergisi açtım. Birtakım belgesellere danışmanlık yapıyorum.


Sizden sonra arşiviniz ne olacak?

Ya bir vakıf kurulacak ya da sinemayla ilgili bir kuruma verilecek. Bu da sağlam bir yol değil. Ben sahaflardan bir üniversitenin damgasını taşıyan fotoğraflar aldım. Esasında bu materyallere devletin sahip çıkması lazım. Bülent Oran’ın senaryoları n’oldu? Kapanın elinde kaldı. Kültürün ilerlemesi bir sahiplenme, sevgi, ilgi, dikkat, özen meselesidir. İsrail’deki sinema müzesinde bile 25 bin tane film var! Türk filmleri de var. Mimar Sinan Üniversitesi’nde 7 bin film olduğu söyleniyor. Filmlerimizin çoğu kayboldu veya yandı. Bir kamyon film Sarayburnu’ndan denize döküldü, yersizlik yüzünden! Çetin İnanç, hatıralarında anlatır bunu. Çok yazık. Biz ölünce ne olacak hiç bilmiyorum.


Türk Sineması’nın birçok önemli filmi de hiçbir yerde yok, neden?

Çünkü sahipsiz. Türkiye’de bir ulusal sinema müzesi yok. Bu ülkede sinemanın durumu iyi olabilir mi? Halit Refiğ’in Şehrazat adlı filmini arıyorum, bulamıyorum. Kendisinde de yok. Film uçmuş yani. Dünyada böyle bir toplum yoktur. Her şeyi atmışız. Sonradan aklımız başımıza geliyor ama yitirdiklerimizi bulamıyoruz artık.


Yönetmenler, oyuncular en azından kendi filmleriyle ilgili belgeleri saklamıyor mu?

Yönetmenler de oyuncular da kaç film çektiklerini bilmez. Türkan Şoray ikide bir ‘200’ün üzerinde filmde oynadım’ diyor. Yanlış. Muhterem Nur ‘700 filmde oynadım’ diyor. Hiç ilgisi yok. Öztürk Serengil, Ingmar Bergman’la tanışıyor. ‘250 film çektim’ diyor. Bergman ‘Film mi çektiniz, fotoğraf mı?’ diyor. Bu bizim büyük ihmalkarlığımız. Bir tek İzzet Günay’da rol aldığı filmlerin afişleri var. Fikret Hakan da malzemeleri toplamış. Diğerleri bilmiyor, bilemiyor.


Yılmaz Güney’le özel bir dostluğunuz vardı...

Yılmaz Güney hapisten çıkmıştı. Ben Ses mecmuasındaydım. Çetin Emeç ‘Kim bu adam?’ dedi ve röportajı bir sütun kadar kullandı. Ne zamanki Yılmaz Güney Kulüp 12’de üç kişiyi bıçakladı, röportaj beş sayfa halinde yayımlandı! Bu da bizim habercilik anlayışımızı ve basınımızın insan algısını, değer yargısını gösteriyor.


Günümüz Türk Sineması’nı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sinemamız hız kazandı. Yılda 60-70 film çekiliyor artık. Kimi genç yazarlar bu film sayısını rekor sayıyor. Halbuki 1972’de 320 civarında film çekildi. Recep İvedik ‘Bütün zamanların en çok iş yapan filmi’ değildir. 1960’larda, 70’lerde sinemaların önündeki izdihamları kimse hatırlamıyor. 1964’te ‘sadece İstanbul’da’ sinemaya giden insan sayısı 34 milyondu! Şehrin nüfusu 2 milyonu bulmuyordu! 2007’de ‘Türkiye genelinde’ kesilen sinema bileti sayısı 28 milyon! Sinemamızın asıl rekorları o yıllarda kırılmıştı.


Sizce sinema yazarlarımız neden yanılıyor?

Bakın, internete güvenerek yazı yazılmaz. Ancak yanlışı ilk yapanın yalancısı olursunuz. İşin aslı belgelerde, kitaplardadır. İnternete güvenmiyorum.


Sizin çabalarınız Yeşilçam’a neler kazandırdı?

Tevazuyu bir yana bırakacak olursak... Türkiye’de kaç film çekildiği benim sayemde anlaşıldı. Türk Sinema Rehberi yazdım. 1917’den 2008’e kadar 6 bin 500 filmi anlattım. İngilizcesi yayınlandı, şimdi Türkçesi hazırlanıyor.


Sinemamızın tarihini bilmemek başka ne gibi hatalara sebep oluyor?

Mesela bizde ilk kovboy filmini 1962’de Ahmet Sert diye bir kunduracı çekti. Taşlıtarla’da bir kovboy kasabası kurdu. Bende fotoğrafları var. Cem Yılmaz’ın Yahşi Batı’sında kurulan seti herkes sinemamızın ilk kovboy kasabası sayıyor. Alakası yok. Ahmet Sert’in filminde tam tekmil bir kovboy kasabası seti kurulmuştu. Sinema tarihi uzun bir tarih değildir. Onu bile bilmiyoruz. Sinema tarihini bilmediğimiz için sürekli sıfırdan başlıyoruz.



''Alıntıdır''
Fenerbahçe Türkiye'dir, Türkiye Fenerbahçe..                                 

Linksiz Sunumlar kategorisindeki tüm filmler görsel sunumlardır, bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz.

Çevrimdışı lekobek

*
  • *
  •  59 59
  • 265 265
  • Yeşilçam Sever
Ynt: Agah Özgüç'e Göre Türk Sineması
« Yanıtla #1 : 03 Ekim 2013, 16:31:01 »
faydalı bi paylaşım teşekkürler

Çevrimdışı brucejanfunlee

*
  • *
  •  19 19
  • 1314 1314
  • Yeşilçam Sever
Ynt: Agah Özgüç'e Göre Türk Sineması
« Yanıtla #2 : 25 Mayıs 2015, 18:19:33 »
güzel bir söyleşi paylaşım için teşekkürler

Çevrimdışı ZeuS

*
  • *
  •  3423 3423
  • 2042 2042
  • Yeşilçam Sever
Ynt: Agah Özgüç'e Göre Türk Sineması
« Yanıtla #3 : 16 Kasım 2016, 13:42:06 »
Emeğinize Sağlık Teşekkürler...